DİL~~ANLATIM~~DERS
Dil ve Anlatım Dersi Artık Çok Kolay!

Cümle

CÜMLE (TÜMCE)

Cümle veya tümce, çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelen; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı kelimeler dizisidir. Arapça cumle kökünden gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.


KELİME GRUPLARI

İSİM-FİİL GRUBU

Bir isim-fiil (mastar) ile ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimelerin veya kelime gruplarının oluşturduğu yeni gruba isim-fiil grubu denir.

Grubun ana unsuru isim-fiildir ve sonda bulunur. Vurgu isim-fiilden önceki unsurdadır.

Mastar, grupta yüklem görevi yapar. Ondan önce gelen kelimeler de cümlede olduğu gibi özne, nesne, tümleç olurlar.

"Onu biraz sonra çekeceği acıya hazırlamak..."
Nesne / dolaylı tüml. / Yüklem

"Suda, rüzgârda, kuşta senin sedanı duyup /"
zarf

"Seni / beyaz çiçekli dallar içinde / sanmak"
Nesne / dolaylı tüml. / Yükl.

"Halk sanatına, halk ağzına, halk hayatına / daima / açık olma..."
Dolaylı tümleçler / zarf / yüklem

"Uzun bir ayrılıktan sonra / sılaya / dönüş..."
Zarf tüml. / Dt / y.

"Etrafına / bir keklik gibi ürke ürke / bakış(ından anladım.)"
Dt / zt / y.


Bu grup, cümle ve kelime grubu içinde isim olarak kullanılır.


Etrafına bir keklik gibi ürke ürke bakışından anladım.

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Bir faciadır, böyle bir âlemde uyanmak.




SIFAT-FİİL GRUBU

Bir sıfat-fiil ve bu sıfat-fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime gruplarına sıfat-fiil grubu denir.

Grubun ana unsuru sıfat-fiildir ve sonda bulunur. Cümleler öğelerine ayrılırken sıfat-fiil ve ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimeler ayrılmaz.

Sıfat-fiil, grupta yüklem görevindedir. Vurgu, sıfat-fiilden önceki unsurdadır.

Sıfat-fiilden önce gelen kelimeler, cümlede olduğu gibi, özne, nesne, zarf tümleci ve dolaylı tümleç olarak adlandırılırlar. Bu yüzden sıfat-fiillerle ve sıfat-fiil gruplarıyla birleşik cümleler yapılır.

"Eski İstanbul'un güzel semtlerini yaratan / Türklük"
Sıfat / isim

"Eski İstanbul'un güzel semtlerini / yaratan"
Nesne / yüklem

"Bütün hayalleri yıkılmış / insanlar["/I]
Sıfat / isim

"Bütün hayalleri / yıkılmış"
Özne / yüklem

"Her içine girdiği odaya bir şefkat serinliği getiren / bu kız"
Sıfat / isim

"Her içine girdiği odaya / bir şefkat serinliği / getiren"
Dolaylı tüml. / Nesne / yüklem


Bu grup, kelime grubu içinde sıfat ve isim; cümlede, özne, nesne, zarf ve yer tamlayıcısı olarak kullanılır.

"Mısralarında nağme hissedilmeyen / bir manzume"
Sıfat / isim

"Bu eseri tamamlamak için ne kadar çabaladığını / hiç kimse bilmiyordu."
Sıfat-fiil grubu, isim, nesne 

"Sabrından saray yapan / sultanları bilirim."
Sıfat / isim


Birleşik isim olarak kullanılan sıfat-fiiller vardır:

Vatansever, cankurtaran, çöpçatan...



ZARF-FİİL GRUBU


Bir zarf-fiil ve bu zarf-fiile bağlı unsur veya unsurlardan kurulan kelime gruplarına zarf-fiil grubu denir.

Grubun ana unsuru zarf-fiildir ve sonda bulunur. Cümleler öğelerine ayrılırken zarf-fiil ve ondan önce gelen ve ona bağlı olan kelimeler ayrılmazlar.

Zarf-fiil, grupta yüklem görevindedir. Vurgu, zarf-fiilden önceki unsurdadır.

Zarf-fiilden önce gelen kelimeler, cümlede olduğu gibi, özne, nesne, zarf tümleci ve dolaylı tümleç olarak adlandırılırlar. Bu yüzden zarf-fiillerle ve zarf-fiil gruplarıyla birleşik cümleler yapılır.

"Son gülün karşısında / son bülbül / ah ederken..."
Dolaylı tüml. / Özne / yüklem

"Bu yaman dağların hayalini / hatırımdan / silince..."
Nesne / dlı tüml. / Yükl.

"Kanatlarını açan kocaman bir kartal gibi / kollarını / açarak..."
Edat tüml. / Nesne / yükl.

"Pembe hayaller / kura kura"
Nesne / yükl.


Hâl ekleriyle çekime girmiş bazı sıfat-fiiller, cümlede zarf görevi yaparlar. Bunlar da birer zarf-fiil grubudur.

"Müzik başladığında / bütün salon bir sessizliğe gömüldü."
Sudur, akar / kendi bildiğince.

"Pencere, en iyisi pencere"

"Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa"


"-r, -mez, -di mi�, -di, -eli" ile kurulan gruplar da birer zarf-fiil grubudur.

Bir pırıltı gördü mü / gözle hemen dalıyor.

Ben bu gurbet ele düştüm düşeli

Her gün biraz daha süzülmekteyim.


Çamlıca'nın bu asıl çevresine girer girmez, artık eniştemizin köşkünün tılsımlı duygularını tatmaya koyulurduk.




Bu grup, kelime grubu ve cümle içinde zarf olarak kullanılır.

Bahar geleli / kargalar sınırsız bir neşe içinde.

Dargınlığını unutup / onunla barışmak istiyor.

Yokuşu çıkar çıkmaz, / kurumuş başak tarlalarıyla karşılaştık.

Kardan, yağmurdan, rüzgârdan sora sora /

Bir yol bulup / giderdim anılara.



Zarf-fiil grubu yüklem olarak da kullanılabilir.


"Âlemde gündüz gönlümüze işkencedir"

"Bence bayram ufukta gün bitincedir."




TEKRAR GRUBU (İKİLEME)

Bir nesneyi veya hareketi karşılamak için eş görevli iki kelimenin meydana getirdiği kelime grubudur.

Grupta her unsur kendi vurgusunu taşır; kelimeler arasına virgül konmaz.


Eğri büğrü, çoluk çocuk, er geç, senli benli, ezildi büzüldü, delidolu,Vah vah, oh oh, fısıl fısıl, şırıl şırıl, zıp zıp, yavaş yavaş, sabah sabah,Baka baka, gide gele, olmaz olmaz, bitmez tükenmez, demet demet, öbek öbek...


Yapılış şekillerine göre çeşitleri

a. Aynı kelimenin tekrarı

Mışıl mışıl, yavaş yavaş, koşa koşa, ılık ılık, koca koca...


b. Yakın veya eş anlamlı kelimeler

Doğru dürüst, eğri büğrü, kılık kıyafet, dayalı döşeli, güle oynaya...

Okul mokul, çanta manta, halı malı...


c. Zıt anlamlı kelimeler

Bata çıka, irili ufaklı, ölüm kalım, dosta düşmana...



Tekrarlar anlamı kuvvetlendirir; nesneye ve harekete çokluk, süreklilik ve beraberlik anlamları katar.


Mini mini çocuklar

Diyar diyar dolaştım.

Yaza yaza usandı.

İyi kötü bir şeyler yaptı.




Grubu oluşturan kelimeler çekim eki alabilir.

evi barkı, evini barkını, sağa sola, işinde gücünde, varını yoğunu, dereden tepeden...


Çoğunda kelimelerin yeri değiştirilemez.

Eğri büğrü → büğrü eğri



Tekrar grupları, cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Sürü sürü kargalar, hisarın üstünden uçarken acı acı bağırıyordu.
Kahve mahve yapmam sana ben.
Dişi aslan bu mini miniyi kendi yavruları arasında görünce, onu da doğurduğunu sandı.
Yorgun argın dönüyorum her akşam eve.
Çamurlara bata çıka yürüdü.
Havuzda su şırıl şırıldır.
Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer.
Takınsan kanat manat
Kuş muş olsam seğirtsem
Maviliğin çeşmesi gürül gürül
Ardından bir ses kopar. Artık durul.
Dallarda tomurcuk tomurcuk, çiçek çiçek;
Boşlukta kuş kuş, böcek böcek;
Kovuklarda arı arı, petek petek;
Kuytularda menekşe menekşe, çilek çilek;
Gül gül, zambak zambaksınız. (Arif Nihat)
Gök mavi mavi gülümsüyordu.
Yeşil yeşil dallar arasından.




EDAT GRUBU

Bir isim unsuru ile bir çekim edatından oluşan kelime grubudur.

ile, için, kadar, göre, diye, rağmen, karşı, doğru, gibi, dolayı..edatları ile yapılır.


Yaşadığım gibi, çocuklar için...


İsim unsuru başta, edat sonda bulunur.

İnsan gibi, çalışmasına rağmen, bir demet çiçek ile...


Birleşme ismin ve edatın türüne göre ekli veya eksiz olur.

Yaşamak için
Sen-in gibi
Deniz-e doğru
Bun-dan dolayı
bu kadar-ı-n-ı
senin gibi-s-i



İsim unsuru kelime grubu olabilir.

Hür maviliğin bittiği son hadde kadar
Bozulup dağılmak üzere
İlk uçuştan sonra yuvaya dönmeyi başaran yavru serçeler gibi



Birden fazla isim unsuru bulunabilir.

Yorgunluğuna, uykusuzluğuna rağmen
Bir avuç buğday, bir tutam ot, bir karış toprak için



Edat grubu cümlede ve kelime grubu içinde sıfat, zarf ve isim olarak kullanılır.

Bu paranın ne kadarı sizin? (iyelik eki almış, isim gibi kullanılmış, nesne olmuş)

Her şey bıraktığım gibiydi. (ek-fiilin �di�li geçmiş zaman çekimi ile isim gibi kullanılmış, yüklem olmuş)

Keskin bir ışık, etrafımızda bir zafer borusu gibi çınlıyor.

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'na doğru ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüdüm.

Vücudum, büyük bir korku ile, öne doğru eğildi.

Derenin sağ tarafındaki sırtta on beş yirmi kadar çadır vardı.

Bizim perişanlığımız, gönülleri toplamak içindir.


O anda utançtan ölecek gibiydi. (isim, yüklem)

Onun gibisi nerede bulunur? (isim, özne)


Cümlede çoğunlukla zarf veya edat tümleci olur.

Sabaha kadar ders çalıştık. (zarf tümleci)
Eve doğru yürüdüm. (edat tümleci)


Grubun vurgusu isim üzerindedir.
Edat grupları cümleye çeşitli anlamlar katar.

Ders çalışmak için odasına çekildi. (amaç)

Sıkıldığı için dışarı çıktı. (neden, dışarıya çıkmanın sebebi)
Bu ayakkabıyı babam için aldım (özgülük)
Bu iş için kaç lira ödedin? (karşılık)
Senin için sorun yok tabi. (görelik)
Bizim için ne diyorlar? (hakkımızda)
Sizin için üç kişilik yer ayrıldı. (aitlik)
Tüm bu hazırlıklar bizim içindi. (isim, yüklem)
Vatan için ölenler yüreğimizde yaşarlar. (uğur, amaç, özne)
Kurt gibi acıkmıştım. (benzerlik)
Kurşunlar, yağmur gibi yağıyordu. (zarf, benzetme)
Uyandığı gibi yataktan fırladı. (zarf, anında, zaman anlamı katmış)
Konuşmak üzere ayağa kalktı. (amaç)
Acele edin, güneş batmak üzere. (zamanda yakınlık)
Konuştuğumuz üzere yarın buluşacağım. (gibilik)
Bizi boş vaatlerle kandırdılar. (araç)
Hasan yaşlı annesiyle oturuyordu. (beraberlik)
Arabanın gürültüsüyle irkildi. (neden)
Biz de onlar kadar başarılıyız. (eşitlik, benzerlik, ölçüsünde)
Gül kadar güzelsin. (benzerlik)
Mektubu okuyunca köyünü görmüş kadar sevindi. (gibi)
Bir ton kadar kömür almış (ölçü, aşağı yukarı)
Ne kadar güçlü bir adam... (zarf)
Evin deniz kadar havuzu var. (sıfat)
Vefasızlığın bu kadarını da görmemiştim. (isim, ad tamlamasında tamlanan)
Dershaneye kadar gidelim. (edat tümleci)
Başbakana göre enflâsyon düşük. (açısından)
Ayağını yorganına göre uzat. (bakarak, ölçüsünde, uygunluk, kadar)
Allah dağına göre kış verir. (uygunluk)
Anlatılanlara göre ikisi de suçluymuş. (bakılırsa, yönünden)
Siz bana göre daha gençsiniz. (karşılaştırma)
Edebiyata karşı ilgim vardı. (hakkında, yönelik)
Denize karşı bir balkonu var. (yönelik)
Yağmur sabaha karşı yeniden başlamıştı. (doğru)
Sabaha karşı uyuyabildim. (zarf öbeği)
Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)
Yağmur yağıyor diye dışarı çıkmadı. (neden)
Akşama doğru geldiler. (zarf öbeği)



BAĞLAMA GRUBU


Bağlama edatları (bağlaç) ile birbirine bağlanmış iki veya daha fazla isim unsurundan meydana gelmiş kelime gruplarıdır.

ve, veya, veyahut, ya da, yahut, ama, fakat, ancak, dE.....dE, gerek....gerek(se), ha........ha, hem, hem de, hem.....hem (de), ile, ilâ, ister.....ister(se), kâh..........kâh, lâkin, ne......ne (de), ya....ya (da), değil.

Bağlama grubunda her unsur kendi vurgusunu taşır.
Bağlama grupları cümlede ve kelime grubunda isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.
Bağlama edatı (bağlaç), isim unsurlarının arsında bulunur. İsimler grubun kuruluşuna eşit olarak katılırlar.

Kırmızı ve Siyah, babalarla oğulları, olmak veya olmamak, olmak ya da olmamak, Ayaşlı ve Kiracıları, üç ilâ beş, çalışkan fakat şanssız, para değil mutluluk, güzel ama vefasız, ne sevinç ne üzüntü, ne mendil ne de bir kol, eli de ayağı da, ne yer ne yâr;

hem annem, hem babam, hem de kardeşim

zengin mi fakir mi;

ya bunu, ya. şunu, ya da onu...



İçinde ikiden fazla isim bulunan bağlama gruplarında �ve� bağlacı son iki ismin arasında yer alır.

Okumak, anlamak ve uygulamak

Ufak tefek, sinirli ve inatçı

Dağ, deniz ve ova...



Bu grupta sim unsuru, kelime grubu olabilir.

Hicranla ağaran bu saçlar değil, sevgisiz kalan kalp ihtiyarlarmış

Ne gülen, ne el sallayan, ne de bir çift lâf eden oldu.

İçeri girmek ve annesinin niçin kovulduğunu sormak istedi.




AİTLİK GRUBU

Ki aitlik ekinin eklenmiş olduğu kelime grubudur.+ ki'den önceki kelime grubu yalın olabileceği gibi ilgi durum eki veya bulunma durumu ekini de almış olabilir.

Aitlik Grubu: Kelime Grubu +( nIn/ + DA) + ki




UNVAN GRUBU

Bir şahıs ismiyle, bir unvan veya akrabalık isminden meydana gelen kelime gruplarıdır.

Bilge Kağan, Bayındır Han, Osman Gazi, Mehlika Sultan, Hasan Paşa, Ali Bey, Ahmet amca, Şinasi Efendi, Kemal Ağa, Nigâr Hanım...



Şahıs ismi başta, unvan ve akrabalık ismi sonda bulunur.
İki unsur eksiz birleşir.
Şahıs ismi birleşik isim olabilir.

Mehmet Âkif Bey, Halide Nusret Hanımefendi, Kâzım Karabekir Paşa...


Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim olarak kullanılır.

Zafer yolunda unutamayacağım yüzlerden biri, Hatice Nine�nin yüzüdür.
Perviz Efendi cevap vermedi.



Grubun vurgusu birinci unsur üzerindedir.
Birinci unsuru unvan veya akrabalık ismi olan "Sultan Süleyman, Şah İsmail, Doktor Ömer, Profesöz Muharrem Ergin, Bay Mustafa, Prens Sebahattin, Mareşal Fevzi Çakmak, Şair Eşref, Onbaşı Mehmet, Öğretmen Salih" gibi tamlamalar unvan grubu değil birleşik isimdir.


ÜNLEM GRUBU

Bir ünlemle bir isim unsurundan oluşan kelime gruplarıdır.

Ey Türk gençliği



Ünlem başta, isim unsuru sonda bulunur. Vurgu ünlem üzerindedir.

a canım!, be kardeşim!, bre yalan dünya!, hey çocuklar!


İsim unsuru, bir kelime grubu olabilir.

Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!

Ey garip çizgilerle dolu han duvarları

Ey Türk istikbalinin evlâdı!

A benim keleş oğlum!

Ey mavi göklerin kızıl ve beyaz süsü!

Ey âlemi donatan ışık, toprağa can verev el!




Cümle kuruluşuna katılmayan bu grup hitaplarda kullanılır.

Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

İlâhî bir kudretin, ebedî bir feyzin var, ey Türk!

Ey tatlı ve ulvî gece, yıllarca devam et.

Ey sevgi dalımda ilk açan tomurcuk,

Kanımın akışını yenileştiren damar,

Gül rengi ışıkları sevda dolu akşamlar,

İçime yeni bir fecir gibi dolan çocuk. (Orhan Veli)




SAYI GRUBU


Basamak sistemine göre sıralanmış sayı isimleri topluluğudur.

Sayılar sondan başa doğru büyür. Küçük sayı sonda bulunur.

Genellikle ara sayılar sayı grubudur.



Bir, beş, on, yüz, bin, milyon isim

İki yüz, beş bin, otuz milyon sıfat tamlaması

On bir, doksan iki, yüz elli dört sayı grubu


Sayı grupları en az iki kelimeden oluşur. İkiden fazla kelime bulunduran sayı gruplarında her unsur kendi içinde bir kelime veya kelime grubudur.


Yedi / yüz sıfat tamlaması

Yedi yüz / elli sayı grubu

Yedi yüz / elli iki sayı grubu

Yedi yüz elli iki / bin sıfat tamlaması

Yedi yüz elli iki bin / altı sayı grubu

Yedi yüz elli iki bin / altı yüz sayı grubu

Yedi yüz elli iki bin / altı yüz / on dört sayı grubu


Sayı grubunun sıfat tamlamasından farkı:

1. Sayı grubunda en küçük sayın sonda bulunur:

on / altı, elli iki bin / dört yüz / kırk iki

2. Sıfat tamlamasında ilk sayı ismi sondaki sayı isminin adedini gösterir:

Elli / bin, beş / yüz, beş yüz / milyon



Sayı grupları cümlede isim ve sıfat olarak kullanılır.

Yaptığı sarayların adedi kırk iki idi.

Kalede yüz elli asker kalmıştı.



Bütün sayı isimleri birbirinden ayrı yazılır. Ancak senet vb. evraklarda araya rakam sığdırılmasın diye bitişik yazılabilir.
Grubun vurgusu küçük sayı ismindedir.



KISALTMA GRUPLARI


Bu gruplar genellikle isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil gruplarının kısalması ve kalıplaşması sonucu oluşmuşlardır

Bu grupların ortak özelliği, iki isim unsurundan meydana gelmeleri ve vurgunun ikinci unsurda olmasıdır.


a. İsnat Grubu
Sıfat-fiil ve zarf-fiil grubundan kısalmıştır

Karnı tok olan adam → karnı tok adam

Başı açık olarak → başı açık



İsim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

gözü tok (insan), eli açık (arkadaş), sohbeti tatlı (insanlar), cebi dolu (adam)..., iki düğmesi kopuk (palto)...

Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını

Görüyor varlığının bir yere toplandığını

Kaç gözü yaşlıyı teselli etti.

Şu çenesi düşüğe sen aldırma

Gurbet akşamlarının bağrı yanık yolcusuyum.

Bekir önce anlamadı, ağzı açık bir süre baktı.



b. Yükleme Grubu
Sıfat-fiil ve isim-fiil grubundan kısalmıştır

Yüzü aşkın olan → yüzü aşkın

Kitabı tetkik etmek → kitabı tetkik



Birinci unsur belirtme hâl eki alır.

İnsanı takdir, memuru teftiş, küçük çocukları af, evi iyice tamir..


Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim ve sıfat olarak kullanılır.

Yüzü aşkın insan meydanda toplanmıştı.

Kitabı tetkik için görevliden izin istedi.



c. Yaklaşma Grubu
Yaklaşma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur yaklaşma eki alır.
Fiilimsilerden kısalmıştır

evine bağlı olan → evine bağlı

fikrine müracaat etmek → fikrine müracaat

başına buyruk olarak → başına buyruk

Tatile düşkün (insanlar), cana yakın (arkadaş), geçmişe bağlı (bir yazar), sözüne sadık (dost), içe dönük (tehdit), dile kolay(işler)...

Güzel sanatlara meraklı (kız), geleneklere çok bağlı (adam)...



Bu grup, cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve sarf olarak kullanılır.

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç

Gece şehrin kapısından çıktı.

Yanında yirmiye yakın muhabir vardı.

Adam, sırıklara bağlı fasulyelerin küçük, ürkek çiçeklerini gördü.

Saatlerdir kapıya dönük oturuyordu.

Yemeği gece yarısına yakın yediler.



d. Bulunma Grubu
Bulunma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur bulunma eki alır.

Haftada bir, dörtte üç, solda sıfır, yükte hafif, beş günde bir,


Cümlede ve kelime gruplarında isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Arada bir o meşhur kahkahasını atardı.

Ekmeğin dörtte birini yanındakine uzattı.

İşinde usta insanlarla bir arada çalışıyor.



e. Uzaklaşma Grubu
Uzaklaşma eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur uzaklaşma eki alır.

İçten pazarlıklı (adam), kendisinden emin (adımlarla), benden gizli (iş), gözden ırak (bir köşe), yandan çarklı (kahve), estetik endişeden uzak (eserler)...

Cümlede ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.

Bir öğle paydosunda herkesten geç çıktı sınıftan.

Uzun bir yolculuktan sonra köye varmıştık.

Sakin ve kendinden emin çalışıyor.

Ondan daha idealistine rastlamadım.

Evde çekirgeden bol ne var!



f. Vasıta Grubu
Vasıta eki almış bir ismin başka bir isimle oluşturduğu kelime grubudur.
Birinci unsur vasıta eki alır.

Seninle dost (insanlar), bayrakla süslü (sınıflar), sırmayla işli (cepken)...


Bu grup da sıfat-fiil veya zarf-fiil grubundan kısaltılmıştır.

Seninle dost olan (insanlar) → Seninle dost (insanlar),

bayrakla süslü olan (sınıflar) → bayrakla süslü (sınıflar),

sırmayla işli olan (cepken) → sırmayla işli (cepken)

parayla yüklü olarak →parayla yüklü



Cümlede ve kelime grupları içinde isim, sıfat ve zarf olarak kullanılır.

Garip çizgilerle dolu han duvarları

Annesiyle dargın gitti.



Bu kısaltma gruplarının dışında bazı kısaltma grupları daha vardır ki bunlar da çeşitli cümlelerden ve kelime gruplarından kısaltılmıştır.

Derinden derine ırmaklar ağlar

Uzaktan uzağa çoban çeşmesi

Kokusuyla baş başa kaldı çiçekler

Bir nefes olmuşum Fatih�in ordusunda

Yürüyorum omuz omuza sipahilerle

Aynalar baştan başa tenha

Başka bir çerçevedir gitgide dünya artık.

El ele tutuşarak yola koyuldular.





BİRLEŞİK İSİM


Burada bahsedilecek olan birleşik isimler sadece özel kişi isimleridir.Bir kişinin özel adı olmak üzere bir araya gelen kelimeler topluluğudur.

Muharrem Ergin, Yavuz Sultan Selim, Ali Şir Nevai, Yahya Kemal Beyatlı, Arif Hikmet Par, Ahmet Turan Alkan, Ömer Seyfettin, Ahmet Haşim, İkinci Kılıç Arslan, Kaşgarlı Mahmut, Yıldırım Beyazıt...

Unvan sıfatları, insanların sosyal seviyelerini, makamlarını, mevkilerini, rütbelerini, statülerini bildirmek için isimlerden önce kullanılan sıfatlardır. Unvan sıfatları isimden önce gelirse unvan grubu veya sıfat tamlaması değil birleşik isim oluşur.

Sultan Süleyman, Şah İsmail, Doktor Ömer, Profesör Muharrem Ergin, Bay Mustafa, Prens Sebahattin, Mareşal Fevzi Çakmak, Şair Eşref, Onbaşı Mehmet, Öğretmen Salih...


Birinci unsuru sıfat, ikinci unsuru özel isim olan kelime grupları zamanla sıfat tamlaması olmaktan çıkmış, birleşik isme dönüşmüşlerdir. Sıfat tamlamasında başta bulunan vurgu da bu birleşik isimlerde ikinci unsura kaymıştır.

CÜMLENİN ÖĞELERİ


1- YÜKLEM :


Cümlede işi, hareketi, yargıyı, bildiren çekimli unsura denir. 
Not :Bir cümle birden çok öğeden oluşabileceği gibi tek bir yüklemden de oluşabilir.

Düşünüyorum (Cümle) 
Güzeldi. ( Cümle ) 

Not: Yüklem genlikle cümlenin sonunda bulunur; ancak günlük konuşmalarda, atasözlerinde ve şiirde yüklemin yeri değişebilir. 

*Gel çabuk buraya!
*Sakla samanı gelir zamanı .
*İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı 

Not: Her sözcük ya da sözcük gurubundan yüklem yapılabilir. 

*Gecenin yalnızlığında sadece seni düşünürüm(fiil)
*Kasaba halkı meydanda toplanmıştı.(fiil)
*Yaşadığımız günler tıpkı bir rüzgar gibiydi.(edat) 
*Bu olayların suçlusu odur(zamir)
*Sabah uyandığında gözleri ışıl ışıldı.(ikileme)
*Konuşmalarına ister istemez kulak misafiri oldum(deyim)
*Odayı süsleyen şey rengarenk çiçeklerdir. (sıfat)


2.ÖZNE



Yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan veya yargının gerçekleşmesine araç olan unsura denir. 

Not: Özneyi bulmak için yükleme kim, ne soruları sorulur Yüklemi isim olan cümlelerde ise olan kim, olan ne soruları sorulur.

*Seyirciler fotoğraf sergisini çok beğendi
*Ailece bulmaca çözmeye meraklıdırlar
*Güzel gözler tül ardından görünsün.
*Coşkun nehirler gibi ağlamak istiyorum
*Ben bu yüzden yalnızlığa hasretim . 


Not: Yüklemi edilgen fiillerle kurulan cümlelerin gerçek öznesi yoktur. 

*Yemekten sonra erkenden yatıldı. 
*Okula kadar yüründü.
*Kahvaltıda çaylar içildi. 
*Akşam geç saate kadar derse çalışıldı.

Üç çeşit özne vardır:

A.Gerçek Özne:
Yüklemin bildirdiği işi hareketi bizzat kendisi yapan öznedir. Cümlede iki şekilde gösterilir: 
1)Acık Özne:

Cümle içinde açık bir şekilde gösterilir

*Yağmur çok şiddetli yağdı.
*Çocuk iki gündür hasta yatıyor. 
*Gemi ufukta yavaş yavaş kayboluyordu. 
*Geceleri bir ses uykumu böler.

2)Gizli özne:
Cümlede doğrudan yer verilmeyen ancak yüklem taşıdığı eklerden anlaşılan öznedir.

*Ertesi gün ona telefon ettim.
*Görmeyeli hemen de bizi unutmuşsun.
*Bu kıyı kasabasına her yaz gelirim
*Kumsalda yürüyüş yapıyorlar.

NOT: Yüklemi isim olan cümlenin öznesi gerçektir.

*Siyah renkli araba satılıktır.
*Dün akşam pencereler kapalıydı.

B)Sözde Özne:

Yüklemi edilgen çatılı cümlelerde,aslında nesne olan öge özne olarak kullanılır.

*Ağaçtaki meyveleri topladı.
*Ağaçtaki meyveler toplan.
*Öğrenciler bütün sınıfı temizledi
*Bütün sınıf temizlendi
*Hep bir ağızdan ilahiler okunuyor.
*Düğün için yemekler yapıldı


C)Örtülü Özne

Yüklemi edilen çatılı cümlelerde bazen “—ce, tarafından, nedeniyle,…”gibi sözcükler kullanılarak işi bizzat yapan varlığa da yer verilebilir.

*Yolcu otobüsleri belediyemizce hizmete açıldı.
*Yarışma halk tarafından çok beğenildi
*Kar nedeniyle yollar kapandı.

NOT: Her sözcük ya da sözcük grubu özne olabilir.

*Geçen gün evin duvarı yıkılmıştı(isim tamlaması)
*Bahçesinde okyanuslar yetişiyordu(isim)
*Derdini söylemeyen derman bulamaz(sıfat fiil)
*Sana bakmak suya bakmaktır(isim fiil)
*Okumak zihni dinlendirir(isim fiil)
*Çoluk çocuk otobüse dolmuştu. (ekeylem)
*Yağmurlu havalar yarından sonra ülkeyi terk edecek(sıfat)
*Kimse seni benim kadar düşünmez. (zamir)



3)NESNE


Öznenin yaptığı işten, hareketten etkilenen unsurdur
Uyarı :isim cümlelerinde yüklemi edilgen çatılı cümlelerde ve geçişsiz fiillerde nesne yoktur.
Nesneler ek alıp almamasına göre ikiye ayrılır.
a)Belirtisiz Nesne 
Yükleme ne sorusu sorularak bulunur. Belirtme durum eki (--i) almamış olup yalın haldedir. 

b)Belirtili Nesne 
Yükleme kimi, neyi, nereyi soruları sorularak bulunur.Belirtme durum eki olmuştur. 

*Bu yörede kızlarımız kilim dokur.
*Yolun kenarına kocaman kütükleri yığmışlar.
*O köpeği mahallenin çocukları da arıyordu.
*Bu şehirde tüm sokaklar seni düşünür.

4.ZARF TÜMLECİ


Yer yön sebep miktar durum ve zaman bildirerek yüklemi açıklayan unsurdur. Zarf tümlecini bulmak için yükleme, 
nasıl, niçin, neden, ne kadar, ne zaman, kim tarafından
ne tarafından, soruları sorulur.

*Dostluklar ömür boyu sürünce güzeldir.
*Yüreğimdeki yara gittikçe büyüyor.
*Güneş her doğduğunda yalnızlık başına vurduğunda beni hatırla.
*Trabzanlara yaslanıp şarkı söylüyor bir kadın.
*Kırgın kırgın yüzüme bakma Rosa. 


UYARI:Yön isimleri yalın halde zarf tümleci olurlar.Belirtme durum eki (-i) alırsa belirtilinesne,-e/-de/-den,hal ekini alırsa dolaylı tümleç olur.

* Hizmetçi,içeriyi iyice süpürsün.
* Adam yavaşça içeri girdi.
* Bir süre sonra içeriden bir ses geldi.


5)DOLAYLI TÜMLEÇ


Yönelme,bulunma ve çıkma bildirerek cümlenin anlamını tamamlayan unsura denir.

NOT: Dolaylı tümleç olan öğe mutlaka –e/-de/-den hal eklerinden birini alır.

*Buluşma yerine hemen gelmiş.
*Senin kirpiklerinde bir damla oldu akşam.
*Ağlamayan çocuğa meme verilmez.
*Bir havuz kenarında yan yana oturmuşuz.
*Eskicinin sesi sokağın başından duyuluyordu.
*Askerler kuyunun ağzına birikmişti.
*Bu gazeteci yazılarında gerçeklerden hiç sapmaz.
*İhtiyar,bütün mirasını karısına bırakmıştı.

NOT: Dolaylı tümleci bulmak için yükleme;
“kime,kimde,kimden,nereye,nerede,nereden” sorusu sorulur.

UYARI:-e/-den hal eki “için” edatı görevinde kullanılıyorsa ya da sebep bildiriyorsa zarf tümleci kurar.
-de/-den hal ekleri zaman bildiren sözcüklerin üzerine gelirse zarf tümleci olur.

*Korkudan kızın dili tutulmuştu.
*Babasıyla kavga ettiğinden eve uğramıyor.
*Birazdan hava kararacak.
*Yaz akşamlarında yıldızları seyrederdik.
*Denize yüzmeye gidiyorum.
*Ailesine yürekten bağlıydı.


6)EDAT TÜMLECİ


Bazı edatlarla öbekleşerek cümleyi “amaç, araç, birliktelik, özgülük, karşılaştırma,…” gibi anlamlarla açıklayan unsurdur.

*Çalışmak için yurt dışına gitmiş.(amaç) e.t. 
*Kadın oğlunu bulabilmek için gazeteye ilan vermiş.(amaç) e.t. 
*Bu tatlıyı senin için ayırdım.(aitlik,özgülük) e.t. 
*Yağmur yağdığı için baraj taşmış.(zarf tüm.,sebep)
*Yaralıyı hastaneye ambulansla götürmüşler.(araç)
*Adam öfkeyle yüzüme baktı.(zarf tüm. durum)
*Ali,arkadaşlarına göre derse daha çok çalışıyor.(karşılaştırma)
*Bana göre bu iş olmaz.(görüş)
*Direğe karşı on adım yürüdü.(zarf tüm. yön)
*Sen bile doğum günümü kutlamadın. e.t. 

NOT: “İçin” edatı kendinden önceki sözcükle birlikte neden-sonuç ilgisi kurarsa zarf tümleci,“ile” edatı durum ilgisi kurarsa zarf tümleci, “karşı” edatı yön ilgisi kurarsa zarf tümleci olur.



CÜMLEDE VURGU


Türkçede cümle vurgusu yüklem üzerindedir.Bu nedenle hangi öğe daha çok vurgulanmak isteniyorsa yükleme yaklaştırılır.

*Arkadaşları onu kapıda bekliyormuş.(D.T.)
*Arkadaşları kapıda onu bekliyormuş.(Nesne)
*Kapıda onu arkadaşları bekliyormuş.(Özne)

UYARI:Cümlede “mi” soru edatı varsa bu edattan önce gelen öğe vurgulanmıştır.

*Bu akşam siz İstanbul’a  gideceksiniz? (d.t.)
*Bu akşam siz mi İstanbul’a gideceksiniz? (ö.)
*Bu akşam  siz İstanbul’a gideceksiniz? (z.t.)
*Bu akşam siz İstanbul’a gidecek misiniz?(y.)

NOT: Cümlede soru sözcükleri varsa soruya verilecek cevap olan öğe vurgulanmıştır.
*Masamdaki kalemleri kim almış?
---Ayşe.(Özne)
*Bu saatte nereden geliyorsun?
---Okuldan.(Dolaylı tümleç)
*Bahçeden ne kopardın?
---Elma.(Nesne)

CÜMLENİN ÖĞELERİYLE İLGİLİ GENEL ÖZELLİKLER


1) Hiçbir öğe sözcük sayısıyla sınırlı değildir.Bir öğe,bir tek sözcükten oluşabildiği gibi birden çok sözcükten de oluşabilir.

"dünbizebabasıyla geldi."
-Ö.- Z.T.- D.T.--- E.T. -----Y.


2) Cümlede özne,nesne,dolaylı tümleç ve zarf tümleci açıklayıcısıyla birlikte kullanılabilir.

"Bir yıl kalacağım bu ili ---Siirt’i, ----çok özleyeceğim."
-----B.li n. -------------Açıklayıcı.

"Çocuk;sevinçle,etekleri zil çalarak,telefona koştu."
---------Z.T. ------Açıklayıcısı


3)Bir cümlede birden fazla özne,dolaylı tümleç, nesne, zarf tümleci ortak bir yükleme bağlanabilir.

"Annesini,babasını,akrabalarını ve bütün arkadaşlarını görmek istiyordu."
"Evde,okulda,sitede,her yerde aynı konu konuşuluyordu."


4)Öğelere ayırmada tamlamalar, deyimler ve bileşik fiiller bölünmez.

"O her zaman ince eleyip sık dokurdu" (yüklem,deyimden oluşmuş)
---------------------yüklem


5)Hitaplar,ünlemler ve bağlaçlar;öğe dışı sözcüklerdir. (Bağımsız tümleçlerdir)

"Arkadaşlar, beni dinler misiniz?"
"Geleceğiz; fakat çok kalmayacağız."
"Eyvah,çocuk düştü."
 


6)Şiir dizeleri ya da devrik söyleyişler,kurallı cümle biçimine çevrilirse daha kolay bulunur.

*Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet,

*Hürriyethür yaşamış bayrağımın hakkıdır.
----ö.---------yüklem


7)Soru cümleleri değişik öğeleri buldurmayı amaçlayabilir. Sorulara verilecek cevaplar hangi öğeyi oluşturuyorsa, soru cümlesi o öğeyi buldurmaya yöneliktir.

"Kimi seviyorsun?"
--Seni (Seni seviyorum) (Soru nesneyi buldurmaya yönelik.)

"Kim yapmış?"
-Babam (Babam yapmış) (Soru özneyi buldurmaya yönelik)

"Nereye gidiyorsun?"
-Okula (Okula gidiyorum) (Soru d.t.’yi buldurmaya yönelik)

"Ne zaman geldin?"
-Dün (Dün geldim) (Soru z.t.’yi buldurmaya yönelik)

"Kırılan neydi?"
-Bardaktı (Kırılan bardaktı) (Soru yüklemi buldurmaya yönelik)


8) “-mi” edatıyla oluşturulan soru cümlelerinde “-mi” hangi öğeden sonra gelmişse soru o öğeyi buldurmaya yöneliktir.

"Bugün bize gelecek misin?"(Soru yüklemi buldurmaya yönelik)
"Bugün bize mi geleceksin?"(Soru D.T.’yi buldurmaya yönelik)
"Bugün mü bize geleceksin?"(Soru Z.T.’yi buldurmaya yönelik)
"Sen mi bugün bize geleceksin?"(Soru özneyi buldurmaya yönelik)


9)Bir cümlede vurgulanan öğe, yüklemden hemen önce gelen öğedir.

"Çocuklar,sevgiyle beslenir."(Edat tümleci vurgulu)
"Cömert olmadan önce doğru olmayı bil."(B.li n. vurgulu)

CÜMLENİN ÖĞELERİNİ BULURKEN 
GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI GEREKEN HUSUSLAR



Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir hareketi, bir durumu tam olarak bir yargı halinde anlatan kelime veya kelime gruplarına cümle denir. Cümlenin olabilmesi için bir çekimli isim veya fiili olması gerekir. “Git.”, “Öğretmenim.” Tek bir kelime oldukları halde özne ve yüklemden meydana geldikleri ve yargı bildirdikleri için cümledir. “Türk atlarının geçtiği yoldan” kelime grubu ise dört kelimeden oluştuğu halde yargı içermediği için cümle sayılmaz. Sonuna “gittik” şeklinde çekimli bir fiil getirilirse cümle olur.


Cümlenin öğeleri bulunurken göz önünde bulundurulması gereken hususlar şunlardır:

1- Cümlenin temel öğeleri yüklem ve öznedir. Şayet bu öğeler yoksa o kelime grubu cümle değildir. Bu sebeple edilgen çatılı cümlelerde “Cam kırıldı.” örneğinde olduğu gibi “cam” nesne (eylemden etkilenen varlık) olduğu halde cümlenin temel öğelerinden özne bulunmadığı için özne kabul edilir ve bu tip özneler “sözde özne” olarak nitelendirilir. 
Şayet cümle “Cam top oynayan çocuklar tarafından kırıldı.”şeklinde olursa fiilin çatısı edilgen olduğu için kırma eylemini çocukların yaptığı söylendiği halde “top oynayan çocuklar tarafından” özne değildir; bu tür öğeler zarf tümlecidir. Bazı dil bilgisi kitaplarında bu tip öznelerden "örtülü özne" diye bahsedilmektedir. Sözde özne dışında gerçek ve gizli olmak üzere iki özne çeşidi daha vardır. Gizli özne yüklemin sonundaki şahıs ekinden hareketle bulunur.


2- Öğeler bulunurken önce yüklem, ikinci olarak özne bulunur. Daha sonra cümlede anlatılanlara göre yardımcı öğelerden nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci bulunur. Yardımcı öğelerin bulunmasında herhangi bir sıra söz konusu değildir. Ama genel olarak nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci şeklinde bir sıralama uygulanmaktadır. Yüklem ve öznenin bulunma sırasına uyulmadığı zaman hata yapma ihtimali artar.


3- Öğeleri bulurken hangi soruların yöneltileceği iyi bilinmelidir. Özne ve belirtisiz nesne “ne, kim”, belirtili nesne “neyi, kimi”, dolaylı tümleç “nereye, nerede, nereden; kime, kimde, kimden; neye, neyde, neyden ...”, zarf tümleci ise “nasıl, niçin, neden, ne zaman, ne kadar, neyle, ne şekilde, ne biçim, ne gibi, kimle, neyle ...” soruları sorularak bulunur.


4- Özne ve belirtisiz nesne yalın halde, belirtili nesne belirtme (-i), dolaylı tümleç ise yönelme (-e), bulunma (-de) ve uzaklaşma (-den) hallerinde bulunur. Fakat bazı durumlarda zarf tümleçleri de –e, -de, -den hal eklerini alabilirler. Öğelerin hangi ekleri aldıklarını bilmek büyük kolaylık sağlamakta ve birçok yanlışı engellemektedir. Özne eylemi yapanı, nesne eylemden etkileneni, dolaylı tümleç olayın geçtiği yeri ve zarf tümleci de eylemin hangi şartlarda, nasıl, ne zaman meydana geldiğini bildirir.


5- Yüklem bulunduktan sonra yükleme “ne” veya “kim” sorularak özne bulunur. Diğer öğeleri bulurken soruları özne ile yükleme birlikte sormak gerekir. Sadece yükleme sorulursa özneyi belirtisiz nesne ile karıştırma söz konusu olabilir. Bunları birbirine karıştırmamak için yüklemin belirttiği işi yapanın özne, yapılan işten etkilenenin de nesne olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. 


6- Öğeleri doğru olarak tespit edebilmemiz için kelime grupları, ismin hal ekleri, fiil çatısı, fiil çekimleri, fiilimsiler, birleşik fiil, ek-fiil, cümle çeşitleri gibi dil bilgisinin diğer konuları hakkında bilgi sahibi olmamız gerekir.


7- İsim cümlelerinde nesne bulunmaz. “Bu konuyu arkadaşların bilmemektedir.” cümlesinin yüklemi isim olduğu halde nesne almıştır. Yüklemi isim-fiil olan bu gibi cümlelerde nesne bulunabilir. “İlkbaharda havalar çok güzeldi.” bir isim cümlesidir, bu yüzden “güzel olan ne?” sorusuna cevap olarak verilen “havalar” öznedir.


8- İsim cümlelerinin öğelerini bulurken yüklemin çok sayıda kelimeden meydana gelebileceğini unutmamalıyız. Fiil cümlelerinin yüklemi birkaç kelimeden oluşurken isim cümlelerinde durum farklı olabilir. “Ali sınıfın en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir.” cümlesinin yüklemi “en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir.” kelime grubudur. Fiil cümlesinde yükleme “nasıl” sorusunu sorarsak zarf tümlecini buluruz. Buradaki cümlenin yüklemini “öğrencidir” sanarak “Ali nasıl öğrencidir?” diye bir soru sorsak “en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir.” cevabını alırız. Oysa burada sıfat tamlamasının ismine soru yöneltilmiş ve sıfat grubu zarf sanılmıştır.


9- Kelime grupları öğeler bulunurken asla parçalanmaz. Aynı şekilde birleşik fiiller de bölünmez. 


10- Türkçe’de cümlenin öğeleri arasında bir de edat tümlecinin varlığından söz edilir. Türü ne olursa olsun fiili niteleyen kelime veya kelime grubu cümlede zarf tümleci olarak kabul edilir. “Kitabı sizin için aldım.” cümlesindeki “sizin için” edat grubudur. ÖSS’de bu kelime grubunun cümlenin hangi öğesi olduğu sorulur ve seçenekler arasında edat tümleci de varsa tabii ki edat tümleci sayılır; ama genellikle ÖSS’de bu tip tartışmalı konular sorulmaz ya da seçenekler arasında edat tümleci verilmez.


11- Cümleden çıkarıldığı zaman anlamda bir bozukluk meydana getirmeyen kelime veya kelime gruplarına arasöz/aracümle denir. 
Cümlenin öğeleri bulunurken bu tip kelime ve kelime grupları cümle dışı unsur sayılır. “Kitap okuyanlardan biri, emekli öğretmen Zeki Bey, ağır ağır, yerinden kalktı.” cümlesinde “emekli öğretmen Zeki Bey” arasözdür. “Kitap okuyanlardan biri” öğesinin açıklayıcısıdır. Arasöz/aracümlelerin başında ve sonunda virgül veya tire (kısa çizgi) vardır.


12- Hitaplar da cümle dışı unsurdur. “Ey Türk geçliği! Birinci vazifen Türk istiklâl ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” cümlesinin öznesi “Ey Türk geçliği!” değil, “birinci vazifen”dir.


13- Bir başka cümle dışı unsur iki cümleyi birbirine bağlayan bağlaçlardır. “Çok anlattım ama dinletemedim” cümlesinde “ama” bağlacı cümle dışı unsurdur. Nesne, özne, dolaylı tümleç ve zarf tümleçlerini birbirine bağlayan bağlaçlar cümle dışı unsur değildir.


14- Öğeleri ayrılmış bir cümlenin unsurlarını kolayca bulabilirsiniz. Bu da öğelere doğru ayırmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.


15- Özellikle şiirlerde mısralarda önce kaç cümle olduğunu tespit etmek gerekir. Yüklem sayısı kadar cümle olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.


16- Şiirlerde unsurları ayrılan gruplar aynı öğe sayılır. 


17- Devrik cümleler, kurallı cümle haline getirildikten sonra öğeleri daha kolay bulunur. Soru cümlelerinin öğeleri cevap cümlesine çevrildikten sonra daha sağlıklı bulunur.


18- Türkçe'de vurgulu öğe yüklemden önceki ilk kelimedir. "Bu şiiri törende arkadaşımız okudu." cümlesinde "arkadaşımız" vurgulanırken "Arkadaşımız bu şiiri törende okudu." cümlesinde "törende" öğesi önem kazanmaktadır.


19- "Dışarı, içeri, ileri, geri ..." gibi zarflar yüklemin yönünü belirttikleri için zarf tümleci olur. Şayet bunlar yönelme halinde olursa o zaman dolaylı tümleç olur. "Ali az önce dışarı çıktı." cümlesinde "dışarı" zarf tümleci olduğu halde ""Ali az önce dışarıya çıktı." cümlesinde "dışarıya" kelimesi dolaylı tümleçtir. Oysa iki cümle arasında anlam bakımından hiçbir fark yoktur. Bu da bize cümlenin öğelerinin aldığı ekleri bilmenin önemi göstermektedir.

CÜMLE ÇEŞİTLERİ 

1- Yapılarına Göre Cümleler
2- Yükleminin Türüne Göre Cümleler
3- Yükleminin Yerine Göre Cümleler
4- Anlamlarına Göre Cümleler 


1- YAPILARINA GÖRE CÜMLELER 

Yapılarına göre basit, bileşik, bağlı ve sıralı cümleler olmak üzere dört cümle çeşidi vardır.

a) Basit Cümle:


Tek yüklemi bulunan, tek yargı bildiren cümleler yapı bakımından basit cümledir. Basit cümleyi belirleyen tek yüklemin, tek yargının bulunmasıdır. Yüklem dışındaki diğer ögelerin sayısı önemli değildir. Basit cümleler hem isim hem fiil cümlesi olabilir. Türkçede cümleler genellikle basit yapılıdır:

Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.

Akıllı düşman, akılsız dosttan yeğdir.

Güneş balçıkla sıvanmaz.

Yapısında fiil ismi, sıfat-fiil, zarf-fiil veya bu tür kelimelerden yapılmış kelime grupları bulunan cümlelerde bu unsurlar bağımsız yargı bildirmedikleri için, böyle cümleler de yapı bakımından basit cümle sayılırlar:

Bu kadar yolu yaya gitmek zor olabilir.

Gülü seven dikenine katlanır.

Ayaklarını sürüyerek yerine geçti.

b) Birleşik Cümle:

İçinde birden fazla yargının bulunduğu cümleler, birleşik cümledir. Bu yapıdaki cümlelerde esas yargıyı üzerinde bulunduran bir temel cümle ve bu temel cümleyi çeşitli yönlerden tamamlayan yan cümleler bulunur.

Türkçede şartlı birleşik cümle, ki’li birleşik cümle ve iç içe birleşik cümle olmak üzere üç çeşit birleşik cümle vardır:

Şartlı birleşik cümle: İçinde şart kipi bulunan cümledir. Şart kipi, diğer fiil çekimlerinden farklı olarak bitmiş bir hareket göstermez, bir yargı ifade etmez. Bu sebeple şart kipiyle bağımsız bir cümle yapılamaz.

Bu yapıdaki cümlede şart kipini taşıyan yardımcı cümle önce, temel cümle sonra gelir. Şart cümlesi temel cümleyi genellikle şart, zaman, sebep, benzetme gibi anlamlarla tamamlar ve temel cümlenin zarfı olur:

Derslerine düzenli çalışırsan sınıfını kolay geçersin.

Pazar günü hava güzel olursa gezmeye gideceğiz.

“Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.”

(Yahya Kemâl)



Ki’li birleşik cümle: Farsçadan dilimize giren ki bağlama edatıyla yapılan birleşik cümledir. Ki edatı, çekimli bir fiilden sonra gelince bağlama edatı olur. Bu cümlelerde ki edatına kadar olan kısım asıl unsur; ki edatından sonraki unsur yardımcı unsurdur. Bu sıralanış Türkçeye aykırıdır. Ki edatı çıkarılınca cümle Türkçedeki sıralanışa uyar:

Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini. (Gözlerimin rengini unuttuğunu duydum.)

Öyle insanlar vardır ki yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyarlar. (Yaptıkları iyilikleri her fırsatta söylemekten zevk duyan insanlar vardır.)

Ki’den önceki unsurun isim olması hâlinde ki, yardımcı cümleyi asıl cümleye bağlamaz, asıl cümlenin yüklemini onun isim unsuruna bağlar. Böyle cümlelerde söylenmese de anlamda bir değişiklik olmaz:

Limon ki bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir. (Limon bol vitaminli bir meyvedir, kışın yetişir. / Bol vitaminli bir meyve olan limon kışın yetişir.)



İç içe birleşik cümle: Bir cümlenin herhangi bir görevle başka bir cümlede yer almasıyla meydana gelen birleşik cümledir. Araya giren cümle, temel cümledeki anlamı tamamlayan yardımcı cümle olarak nesne veya diğer unsurlardan birinin parçası olur:

Edebiyat öğretmeni içinizde “Han Duvarları”nı okuyan var mı, dedi.

Hayır, o değil, şu uzun boylu adam, dedi.

c) Bağlı Cümle:

Birden fazla cümlenin fakat, ama, ancak, lâkin, ve, veya gibi edatlarla bir özneye bağlanarak oluşturduğu cümledir. Her biri bağımsız cümle olan bu cümleler arasındaki ilgi, bağlama edatlarıyla kurulmakta ve pekiştirilmektedir:

Konuşmayı erken öğrendim ama susmayı öğrenmem için yaşlanmam gerekti.

Ölmek kaderde var,bize üzüntü vermiyor

Lâkin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.

d) Sıralı Cümle:

Tek başına bağımsız yargı bildiren iki veya daha fazla cümlenin bir anlam bütünlüğü içinde sıralanmasıyla kurulan cümlelerdir. Yüklemleri çekimli fiil olan sıralı cümleler, birbirinden virgül veya noktalı virgülle ayrılır:

Alacağını tahsil etmek için önce telefon etmiş, sonra biriyle haber yollamış, olmayınca kendisi gitmek zorunda kalmıştı. Bu sıralı cümlede yargı taşıyan telefon etmiş, haber yollamış, zorunda kalmış yüklemlerini birbirine bağlayan –tı, kip ekidir. Sıralı cümlede önceki yargılarda bu ek tekrarlanmayıp son yargıya doğru bir bağımlılık sağlanır. Böylelikle cümlenin bitmediği de hatırlatılmış olur.

Aradaki ilginin ortak cümle ögeleriyle sağlandığı sıralı cümleler bağımlı sıralı cümle; ilginin sadece anlam yönüyle kurulduğu cümleler bağımsız sıralı cümledir:

Çetin, kantinde bizi bekliyormuş, hemen yanımıza geldi, kolumuzdan tutup masasına götürdü. (Özne, ortaktır.)

Öğretmeni Aysel’i çağırıyordu; Aysel hiç oralı değildi


2- YÜKLEMİNİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER

a) Fiil Cümlesi:

Yüklemi çekimli bir fiil veya fiil grubu olan cümle, yükleminin türüne göre fiil cümlesidir. Her türlü hareket, iş, oluş fiil cümleleriyle karşılandığı için fiil cümleleri isim cümlelerine göre daha çok kullanılır.

Yükleminin geçişli fiil olması durumunda, fiil cümlelerinde cümlenin bütün ögeleri bulunabilir. Fiil geçişsiz olursa cümlenin nesnesi olmayacaktır.

“İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı;

Önce hafiften bir rüzgâr esiyor,

Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar ağaçlarda.”

(Orhan Veli)

Başlarını göklere çarpmaktan, genellikle cüceler korkar.

(Cenap Şahabettin)

Allah size bir yüz vermiş; bir tane de siz eklemeyin.

(Shakespeare)

Mum, dibine ışık vermez

(Atasözü)

b) İsim Cümlesi:

Yüklemi ek-fiille çekimlenmiş bir isim veya isim grubu olan cümleler, yükleminin türüne göre isim cümlesidir.

İsim cümleleri, genellikle özne ve yüklemden oluşur. İsim cümlelerinin olumsuzunu yapmak için değil ve yok kelimeleri kullanılır. Ağzı var, dili yok.

“Ormanlar koynunda bir serin dere

Dikenler içinde sarı gül vardır.”

(Rıza Tevfik Bölükbaşı)

“Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin.

Benim doğduğum köyler de güzeldi.”

(Cahit Külebi)

“Ölmek değildir, ömrümüzün en feci işi

Müşkül budur , ölmeden evvel ölür kişi”

(Yahya Kemal)

Cesurun bakışı, korkağın kılıcından keskindir.




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol